
Lekelenmeme Hakkı mı, Özgürlük mü? Hangisi Kutsal?
Gazeteci Varol Ersoy, köşe yazısında lekelenmeme hakkının, düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü kadar önemli olduğunu vurgulayarak, ikisi arasında bir tercih yapılması gerekirse lekelenmeme hakkını seçeceğini belirtiyor. Ersoy, İBB soruşturması sürecinde yaşanan ve medyada yer alan tartışmalı haber ve yorumları eleştiriyor.
İddianame Öncesi Hüküm Dağıtmak
Varol Ersoy, İBB soruşturmasında iddianame dahi kabul edilmeden bazı medya kuruluşlarının "hüküm" dağıttığını ifade ediyor. Hazırlık soruşturmalarında toplanan delillerin, tanık veya gizli tanık ifadelerinin yayınlanmasının suç olmasına rağmen, bu durumun yaklaşık bir yıldır devam ettiğini ve yetkililerin sessiz kaldığını belirtiyor. Ersoy, bu bilgilerin özellikle "lekeleme çetesi" olarak adlandırdığı bir grup gazeteci tarafından ele geçirildiğini ve henüz doğruluğu kanıtlanmamış iddialarla insanların gözaltına alınıp tutuklandığını ve "lekelendiğini" savunuyor.
"Lekeleme Çetesi" İddiası
Ersoy'un "lekeleme çetesi" olarak nitelendirdiği gazetecilerin, savcılık tarafından açıklanmadan önce iddianameyi yayınladıklarını, hatta bir gazetecinin henüz iddianame kabul edilmeden "Ekrem İmamoğlu'nun cezaevinden çıkmasının çok uzun süreceği" şeklinde yorumlar yaptığını iddia ediyor. Bu durumun, masumiyet karinesinin ihlali anlamına geldiğini ve insanların en temel hakkı olan lekelenmeme hakkının gaspı olduğunu savunuyor.
Basın Özgürlüğü mü, Çamur Atma Operasyonu mu?
Varol Ersoy, yaşananların "basın özgürlüğü" olarak değerlendirilemeyeceğini, bunun gazeteci kisvesi altında suçluluğu henüz kanıtlanmamış insanlara çamur atma operasyonu olduğunu ifade ediyor. Ersoy, adli makamların bu duruma ne kadar daha göz yumacağını sorguluyor.
Sonuç olarak, Varol Ersoy'un yazısı, İBB soruşturması sürecinde yaşanan tartışmaları ve medyadaki bazı yaklaşımları eleştirel bir şekilde değerlendiriyor. Lekelenmeme hakkının önemine vurgu yaparak, masumiyet karinesinin korunması gerektiğini savunuyor. Yazı, medyanın etik sorumlulukları ve hukukun üstünlüğü ilkeleri çerçevesinde hareket etmesi gerektiği mesajını veriyor.













