Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), son dönemde artan gazeteci tutuklamaları ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından verilen cezalara karşı yazılı bir basın açıklaması yaparak sert tepki gösterdi. TGC, basın özgürlüğünün önemine vurgu yaparak, gazetecilere yönelik bu tür uygulamaların demokrasiyi tehdit ettiğini belirtti.
Gazetecilere Yönelik Baskılar Artıyor
TGC Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, "Basın özgürlüğü açısından ağırlaşan sorunlar, gazetecilere ve medyaya yönelik kuşatma, demokrasiyi tehdit ediyor." ifadelerine yer verildi. Açıklamada, iktidarın kamu yararına olmayan faaliyetlerini ve hak ihlallerini haberleştiren gazetecilere yönelik haksız gözaltı ve tutukluluk uygulamalarının devam ettiği vurgulandı.
Son olarak T24 muhabiri Can Öztürk'ün Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestoyu takip ederken gözaltına alınması ve Youtube yayıncısı Furkan Karabay'ın tutuklanması, bu baskıların somut örnekleri olarak gösterildi. TGC, bu tür uygulamaların kabul edilemez olduğunu ve gazetecilerin görevlerini özgürce yapabilmelerinin sağlanması gerektiğini savundu.
Açıklamada yer alan diğer önemli noktalar:
- Can Öztürk: Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestoyu takip ederken gözaltına alındı, basın kartı parçalandı.
- Furkan Karabay: Cumhurbaşkanına hakaret ve terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme suçlamalarıyla tutuklandı.
RTÜK'ün Cezaları ve Eleştiriler
TGC açıklamasında, RTÜK'ün de iktidarın sansür aygıtı olarak radyo ve televizyon kanallarını cezalandırdığı belirtildi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in saldırıya uğramasıyla ilgili haberde doğrulatılmamış bilgiye yer verdikleri gerekçesiyle Halk TV ve Sözcü TV'ye para cezası verilmesi, RTÜK'ün bu tutumuna örnek olarak gösterildi.
Ayrıca, Tele1'e Kıbrıslı gazeteci Ayşemden Akın'ın röportajında Halil Falyalı'nın çalışanı Cemil Önal'ın iddialarının ekrana getirilmesi nedeniyle ceza verilmesi ve NOW TV'ye Disney+ reklamı yaptığı iddiasıyla para cezası kesilmesi de eleştirildi.
CHP kontenjanından seçilen RTÜK Üyesi Tuncay Keser'in açıklamasına göre, 2025 yılında RTÜK tarafından verilen 40 cezanın 35'i bu dört kanala verildi. Bu durum, RTÜK'ün belirli medya kuruluşlarına yönelik sistematik bir baskı uyguladığı şeklinde yorumlandı.
Basın Özgürlüğü Vurgusu
TGC, tüm bu yaşananların anayasal bir hak olan basın özgürlüğünün yok sayıldığını bir kez daha ortaya koyduğunu vurguladı. Yargı sisteminin gazetecileri baskı altına almak ve sindirmek için kötüye kullanılmasının, yurttaşların haber alma hakkını engellediği belirtildi.
TGC, iktidara çağrıda bulunarak gazetecilerin tutuksuz yargılanmasını ve cezaevindeki meslektaşlarının bir an önce serbest bırakılmasını istedi. Ayrıca, RTÜK'ün medya kuruluşlarını ağır para cezalarıyla baskı altına almaktan vazgeçmesi gerektiği vurgulandı. #Gazeteciliksuçdeğildir etiketiyle yapılan çağrıda, gazeteciliğin tutukluluk nedeni olmaması gerektiği belirtildi.
Türkiye'de basın özgürlüğünün durumu her geçen gün kötüleşirken, TGC gibi kuruluşların bu konudaki çabaları büyük önem taşıyor. Gazetecilerin özgürce görev yapabilmesi, toplumun doğru ve eksiksiz bilgilendirilmesi için hayati öneme sahip. Bu nedenle, basın özgürlüğüne yönelik her türlü baskının karşısında durmak, demokrasinin korunması adına kritik bir sorumluluktur.