Türkiye'yi derinden sarsan Yenidoğan Çetesi davasında flaş bir gelişme yaşandı. Yenidoğan bebeklerin ölümüne neden olmakla suçlanan ve uzun süredir yargılanan çete üyelerinden 10'u hakkında mahkeme tahliye kararı verdi. Bu karar, kamuoyunda büyük bir şaşkınlık ve tepkiyle karşılandı.
Davanın Geçmişi ve İddialar
İstanbul'da faaliyet gösteren ve "Yenidoğan Çetesi" olarak bilinen suç örgütü, yenidoğan bebekleri anlaşmalı hastanelere yönlendirerek haksız kazanç elde etmek ve bebeklerin ihmal sonucu ölümüne neden olmakla suçlanıyordu. Savcılık iddianamesinde, çetenin, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin doluluk oranını artırmak, hastaların durumunu olduğundan daha ağır göstererek SGK'dan yüksek miktarda ödeme almak ve hasta yakınlarından fazla para tahsil etmek gibi yöntemlerle haksız kazanç sağladığı belirtiliyordu. Ayrıca, bebeklerin uygun sağlık hizmeti almasını engelleyerek, örgütün çıkarına olan hastanelere yönlendirildiği iddia ediliyordu.
İddianamede yer alan suçlamalar arasında şunlar bulunuyordu:
- Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi
- Nitelikli dolandırıcılık
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak
- Resmi belgede sahtecilik
- Kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi
Tahliye Kararı ve Tepkiler
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 4. duruşmasında mahkeme, tutuklu sanıklardan Aslı Alemdağ, Benar Mansuroğlu, Gözde Polat, Remzi Karaca, Deniz Korkmaz, Renas Kılıç, Fehmi Alperen, Murat Mantuş, Müberra Palabıyık ve Semanur Ünlü'nün tahliyesine karar verdi. Savcının tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etmesine rağmen verilen bu karar, davayı yakından takip eden kamuoyunda büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda, tahliye kararına yönelik yoğun tepkiler dile getirildi.
Davanın Seyri ve Beklentiler
Yenidoğan Çetesi davası, Türkiye'deki sağlık sistemindeki bazı sorunları ve etik ihlalleri gün yüzüne çıkarması açısından büyük önem taşıyor. Davanın seyrini etkileyen bu tahliye kararları, yargılama sürecinin nasıl ilerleyeceği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Ancak, davanın takipçileri, adaletin yerini bulması ve sorumluların cezalandırılması yönündeki umutlarını koruyor. Önümüzdeki günlerde davanın nasıl bir yön izleyeceği, kamuoyu tarafından merakla bekleniyor.
Bu tür davalar, sadece hukuki süreçler olmanın ötesinde, toplumun vicdanını da derinden etkiliyor. Sağlık gibi hayati bir alanda yaşanan bu tür olaylar, güven duygusunu zedeliyor ve adalete olan inancı sarsıyor. Bu nedenle, Yenidoğan Çetesi davası gibi önemli davaların adil ve şeffaf bir şekilde sonuçlanması, toplumun genel sağlığı ve huzuru açısından büyük önem taşıyor.