Ekrem İmamoğlu Süreci ve Demokrasinin Dönüm Noktası
Son dönemde Türkiye'nin gündemine oturan Ekrem İmamoğlu davası, yalnızca bir siyasi figürün yargılanmasından öte, demokrasi kültürümüzün sınavı haline geldi. İstanbul Belediye Başkanı'nın diplomasının geçersiz sayılması ve gözaltı süreçleri, toplumda derin yankı uyandırdı. Bu gelişmeler, Türkiye'nin demokrasi tarihindeki kırılma anlarını yeniden hatırlattı.
Tarihten Bugüne Demokrasi Mücadelesi
Türkiye'nin demokrasi serüveni inişli çıkışlı dönemlerle dolu. 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri, siyasi tarihimizin kara lekesi olarak hafızalarda yer edindi. İbn Haldun'un da dediği gibi, "Tarih, olayların nedenlerini ve nasıl geliştiğini ortaya koymalıdır." Bugün yaşananlar, geçmişteki hatalardan ders alınmadığını gösteriyor.
- Demokrasi kültürünün yerleşmesi için yüzyıllar gerekir.
- Hukukun üstünlüğü, ancak bağımsız yargı ile sağlanabilir.
- Sosyal birlik, devletin temel taşıdır.
Devlet Felsefesi ve Laikliğin Önemi
Takiyettin Mengüşoğlu'nun vurguladığı gibi, "Devlet, bir sosyal birliğin yaşama iradesidir." Laiklik ilkesi, bu birliğin barış içinde sürdürülebilmesinin anahtarıdır. Ancak son dönemde yaşananlar, laikliğin ve hukuk devletinin sorgulandığı bir sürece işaret ediyor.
Ekrem İmamoğlu özelinde yaşananlar, yalnızca bir siyasi figürün mücadelesi değil, Türkiye'nin demokrasi geleceğinin de bir yansıması. Tarih biliminin ışığında, bugün atılacak adımların yarınlara etkisini iyi analiz etmek gerekiyor. Gerçeğin gücü, her zaman galip gelecektir.